26 Mayıs 2015 Salı

Assassin's Creed Chronicles China

AC Chronicles China Assassin's Creed serisinin ilk iki boyutlu oyunudur. Oyunda yönlendirdiğimiz karakter Ezio tarafından eğitilmiş Shao Jun adında bayan bir suikastçi. Oyun adından da anlaşıldığı üzere Çin de geçiyor oyunda karşılaştığımız düşmanların çince konuşması bizi gerçekten çinde olduğumuzu hissetiriyor. Oyundaki amacımız elbette birilerinden intikam almak bunun için ise yolumuza çıkanları bir bir öldürüyoruz. Oynanış ise klasik Assassin's Creed oyunları tarzında çevredeki nesnelerin arkasına gizlenebilir ve düşmanlarınızı sessizde öldürebilirsiniz. Gizlilikten sıkılıp direk dövüşmeye giriştiğiniz zaman işin rengi burada biraz değişiyor düşmanlar sizi biraz zorlayabilir dövüş dinamikleri ise kusursuz olmasa bile genede idare eder bir seviyede. Oyunun asıl başarılı olduğu alan ise kaçış sahneleri (ÖR: patlamalardan v.b. kaçış sahneleri) bu tip olaylarda ise karakterimiz oldukça göze hoş gelen parkour dinamikleriyle kaçıyor. Ayrıca oyundaki asıl göze hoş gelen dövüş dinamikleri sessiz bir şekilde öldürdüğünüzde kendisini belli ediyor çünkü karakterimiz oldukça farklı 1-2 silaha sahip. Direk dövüşlerde kullanılan kılıç ise oldukça klasik bir görünüm sergiliyor. Oyundaki karakterimizi ayrıca geliştirme imkanı da var.
Grafikler ve seslere bakacak olursak grafiksel olarak oyunda sulu boya tarzında bir grafik tarzı var oyunun yapısına son derece yakışmış diyebilirim ayrıca bu yapı ara sahnelerde daha da çok güzel oluyor hatta bazen duvar kağıdı yapılabilecek görüntülerde çıkıyor ortaya. Kan efektleri gibi efektlerde son derece iyi bir şekilde yansıtılmış oyuna. Oyunda Çin de olduğumuzu bize hissettiren güzel bir atmosfer var askerlerin kıyafetleri çevredeki yapılar ve gemiler tarzı şeyler bize gerçekten çin de olduğumuzu hissettiriyor.
Seslere bakacak olursak sesler konusunda oldukça başarılı bir iş çıkarılmış özellikle askerlerin yani düşmanlarımızın çince konuşmaları oldukça başarılı olmuş ara sahnelerde ve karakterimizin konuşmaları ise ingilizce olarak mevcut bu sayede konuyu anlamamız sağlanmış yani kısaca sesler konusunda oyun sınıfı geçiyor.
Oyundaki karakterimiz olan Shao Jun un hikayesini daha iyi anlamak için Assassin's Creed Embers adındaki animasyon filmini seyretmenizi tavsiye ederim. Bu sayede hikayeyi daha iyi anlayabilirsiniz.
Sonuç olarak Assassin's Creed Chronicles China herkesin oynayabileceği başarılı bir yapım olmuş diyebilirim her ne kadar diğer Assassin's Creed oyunları kadar büyük olmasa da farklı ve güzel bir oyun olmuş diyebilirim her ne kadarda ufak tefek kusurları olsa da genede başarılı bulduğum bir yapım.
Herkese iyi oyunlar...


  

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Sleeping Dogs

Sleeping Dogs uzak doğu temalı ve açık dünya oynanışına sahip bir aksiyon oyunudur. Oyunda Wei Shen adında bir polisi yönlendiriyoruz ve amacımız Tried çetesine sızıp onları toplu olarak yakalamak. Oyun Hong Kong şehrinde geçiyor ve Hong Kong oyuna son derece başarılı bir şekilde yansıtılmış sağda solda bulunan kocaman tabelalar sağdan akan trafik gibi etkenler bizleri gerçekten Hong Kong daymışız gibi hissettiriyor. Ana Karakterimiz Wei Shen ise oldukça başarılı dövüş tekniklerine sahip adeta bir Kung Fu ustası gibi önüne geleni rahatlıkla dövebiliyor. Oyunda elbette silahlı çatışmalara da giriyoruz fakat asıl eğlenceli olan düşmanlarımızı yumruklarımızla dövmek ayrıca çevreyi kullanarak ta düşmanlarımızı yenebiliyoruz Ör: Düşmanı alıp telefon kabininin içine atıp tekme atmak yada düşmanı çöpe atmak gibi şeyler (Bunlar en hafifleri çok daha ağır şiddet içeren yöntemlerde mevcut). Dövüş dinamikleri son derece başarılı dövüş dinamikleri biraz Batman serisinden esinlenmiş gibi ama başarılı yani batman Arkham City de olduğu gibi düşman saldırırken Counter tuşu bulunuyor.
Açık dünya oynanışı oyunlarda en çok hoşumuza giden şey araba kullanmak oluyor. Sleeping Dogs da Araba, Motor ve Bot kullanabiliyoruz. Fakat şunu söylemek istiyorum araba kullanma dinamikleri GTA daki kadar iyi değil ama genede araba kullanırken başka bir arabanın üstüne atlayıp onu çalmak oldukça güzel bir dinamik olmuş keşke daha fazla açık dünya oynanışına sahip oyunlarda olsa. Araç kullanma dinamiklerinde sizi kovalayan polislerden yada düşmanlardan kurtulmak için ufak bir özellik eklenmiş yanınıza gelen araca tek tuşla ufak bir darbe vurup etkisiz hale getirebilirsiniz. Araç çeşitliliği olarak bot, araba ve motor var demiştim ayrıca çeşit olarak normal arabalar ve spor arabalar gibi çeşitlerde mevcut.
Hong Kong oldukça geniş bir haritaya sahip ana görevlerinin yanı sıra çeşitli etkinliklerde yapabilirsiniz Ör: Karaoke yapabilir yada Horoz dövüşüne katılabilirsin (bunlar sadece bir kaç tanesi). Görev yaptıkça xp kazanıyorsunuz ve bu sayede karakterinizi geliştire biliyorsunuz. Oyunda bir gece gündüz döngüsü mevcut ayrıca oyunda paranızla yeni evler, arabalar ve kıyafetler alabilirsiniz yada şehirde bolca karşılaşacağınız seyyar satıcılardan yada lokantalardan yiyecek bir şeyler de alabilirsiniz.
Grafikler ve seslere bakacak olursak grafikler son derece başarılı oyundaki gece gündüz döngüsü oyunun grafik kalitesini artırmış ayrıca dövüşler esnasında aldığınız yaraların karakterin üstünde görünmesi gibi detaylar son derece başarılı olmuş. Seslere bakacak olursak çevredeki yabancı konuşmalar (Çince) son derece başarılı ve size kendinizi gerçekten Hong Kong da olduğunuzu hissettiriyor.
Sonuç olarak her ne kadar ufak tefek kusurları olsa da (Araç sürme dinamikleri gibi) genede eğlenceli bir yapım olan Sleeping Dogs herkesin oynayabileceği başarılı bir yapım olmuş özellikle uzak doğu dövüş filmlerinden hoşlanan arkadaşlar tavsiye ederim.
Herkese iyi oyunlar...



14 Mayıs 2015 Perşembe

The Last of Us Left Behind

The Last of Us için çıkan bir DLC olan The Last of Us Left Behind Konu olarak Ellie ve arkadaşı Riley nin hikayesini anlatıyor. Konu olarak ağırlıklı olarak Ellie ve Riley nin hikayesini anlatmasına nazaran ayrıca ana oyunda bazı boş kalan kısımları da anlatıyor Ör: ana oyunda Joel yaralıyken Ellie nin başına neler geldi gibi şeyler (The Last of Us ı oynamış olan arkadaşlar biliyorlardır ne demek istediğimi). Left Behind da daha çok duygular ön plana çıkmış gerçi duygusallık ana oyunda da vardı fakat Left Behind da daha fazla ön plana çıkmış. Ellie ana oyunda daha çok ciddiydi Left Behind da ise daha çok eğlenceli bir kız görüntüsü var Ör: Arkadaşı Riley ile aralarında yaptıkları şakalar ve oyunlar görülmeye değer.
Oynanış dinamiklerine bakacak olursak The Last of Us ı oynamış olan arkadaşlar hiç yabancılık çekmeyeceklerdir çünkü aynı dinamikler mevcut nesneler toplamak ve crafting yapmak ana oyunda olduğu gibi Left Behind dada var. Yönettiğimiz karakter Ellie olduğu için Joel u yönettiğimiz zamanki hissi alamıyoruz buda oldukça güzel olmuş yani Joel yaşlı ve daha tecrübeli iken Ellie biraz daha narin ve kırılgan gibi duruyor buda Ellie ile oynarken daha çok gizliliği seçmemize sebebiyet veriyor. Left Behind da tıpkı ana oyunda olduğu gibi gizlilik unsurları v.b. şeyler var karşımızda ise enfeksiyonlular ve insanlar (avcılar) var oyunda ayrıca bu iki türlerin aynı mekanda bulunduğu yerler var bizde kendimizi tehlikeye atmamak için alıyoruz bir şişe atıyoruz onu onların bulunduğu ortama ve bırakıyoruz birbirlerini yesinler bizde aradan sıvışıp gidiyoruz :) Oyunun duygusal ağırlıklı olduğuna aldanmayın oyunda gene çatışma ve gizlenme unsurları var.
Grafikler ve seslendirmeler tıpkı ana oyunda olduğu gibi harika söylenecek hiç bir şey yok. Seslendirmeler ise son derece başarılı özellikle enfeksiyonluların çıkardıkları sesler son derece başarılı ve sizi germeyi başarıyor. Grafikler ve sesler konusunda gözleriniz ve kulaklarınız bayram edecektir emin olun :)
The Last of Us Left Behind tıpkı ana oyunu gibi son derece başarılı hatta bir sanat eseri gibi bir oyun sadece tek bir kusuru var çok kısa olması adeta tadı damağınızda kalıyor. Fakat bir iyi haberim var The Last of Us Left Behind ı oynamak için The Last of Us a sahip olmanıza gerek yok oyun standalone olarakta mevcut (Ben Playstation 4 de deneyim ettim oyunu). Türk PSN inde fiyatı 29,99 TL dir ayrıca oyunda 2 saatlik deneyebileceğiniz ve beğenirseniz satın alabileceğiniz bir Multiplayer modu da mevcut. Multiplayer modu ana oyundaki mod gibi aynı.
Sonuç olarak The Last of Us Left Behind kesinlikle her The Last of Us sever oyuncular tarafından denenmesi gereken bir oyun diyebilirim ne yazık ki biraz kısa ama şu da bir gerçek tadı damağınızda kalıyor adeta. 
Herkese iyi oyunlar...

8 Mayıs 2015 Cuma

Bioshock İnfinite

Bioshock İnfinite Bioshock serisinin 3'üncü oyunudur fakat hikaye olarak devamını anlatmıyor başka bir hikaye anlatıyor. Oyunun ilk iki oyundan farkı öncelikle oyunun dünyası su altı şehirinden çıktık şimdi ise havada uçan şehir Columbia dayız. Oyun dünyasının farklı olması sizi korkutmasın Çünkü oyunun atmosferi gene oldukça karanlık konu olarak. Oyundaki amacımız Elizabeth adında bir kızı bulunduğu kule gibi bir yerden kurtarmak ve onu bizden istenilen yere götürmek daha doğrusu istenilen kişi veya kişilere vermek. Bioshock İnfinite nin oyun dinamikleri tıpkı diğer 2 oyunda olduğu gibi aynı bir elde silahımız var diğer elde büyüler ayrıca Columbia da bulunan havadaki raylarda hızlı bir şekilde ilerlememizi için bir kanca benzeri bir ekipmanımız var bu ekipman sayesinde hem raylarda hızlı bir şekilde ilerleyebiliyoruz hemde yakın dövüşte düşmanlarımıza karşı kullanabiliyoruz. Oyunda bulunan düşmanlar ise oldukça çeşitli büyük ve küçük düşmanlar olmasından ziyade çeşitli tasarımlara sahip düşmanlarla karşılaşıyoruz ayrıca bir kaç tanede Boss yani bölüm sonu canavarı da mevcut. Oynanış olarak Playstation 3 de deneyim ettiğim oyun son derece rahat kontrolü ile son derece eğlenceliydi tabi FPS oyunu olduğu için Klavye ve Mouse ile de son derece rahat bir oynanışa sahip.
Başta Elizabeth adında bir kız karakterden bahsettim bu karakter oyun boyunca bizim yanımızda yer alıyor ve oldukça da iyi olmuş diye bilirim niye mi? Çünkü Elizabeth biz çevrede gezinirken yada bir çatışma içerisinde iken bize sağılık yada cephane yardımı yapıyor Elizabeth üstünde taşımıyor bu şeyler hamarat kızımız sağa solu arayarak bulduğu şeyleri bize atıyor buda oldukça iyi olmuş ayrıca Elizabethi çatışma sırasında korumak gibi bir sorunumuzda yok o kendi başının çaresine bakıyor. Kısaca Elizabeth karakteri oyuna oldukça yakışmış çevreye uyum sağlaması oldukça güzel hatta bazı zamanlar gözünüz Elizabethi araya bilir çünkü arada sırada bir yerde oturuyor yada bir şeyler inceliyor olabilir.
Grafikler oldukça güzel uçan şehir Columbia ve karakter oldukça başarılı bir şekilde tasarlanmış grafikler diğer 2 oyunda olduğu gibi oldukça güzel renk paleti ise oldukça renkli bulunduğunuz mekana göre değişen bir renk paleti var kimi zaman rengarenk mekanlarla karşılaşıyorsunuz kimi zamanda son derece karanlık mekanlarla hiçbir yer göze batmıyor adeta bir tablo gibi tasarlanmış. Karakterler için söylenecek tek şey Elizabeth üzerinde yapımcılar baya bir durmuş :) oyunu oynayan arkadaşlar ne demek istediğimi anlayacaktır :) Düşmanlarda daha evvelde söylediğim gibi çeşitli ve tasarım olarak ta  başarılılar. Seslendirmeler ise oldukça başarılı özellikle ana karakterimizin ve Elizabethin seslendirmeleri oldukça başarılı. Müzik olarak başarılı bir iş çıkaran oyunda özellikle oyunun fragmanlarında kullanılan Nico Vega nın Fury oh Fury ve Beast şarkıları son derece başarılı olmuş ve oyuna yakışmış.
Sonuç olarak Bioshock İnfinite son derece başarılı ve herkesin rahatlıkla oynayabileceği başarılı bir oyun olmuş özellikle kafadan vuran finali ile kesinlikle oynanması gereken bir yapım diyebilirim.
Herkese iyi oyunlar...


2 Mayıs 2015 Cumartesi

Darksiders 2

Darksiders 2 de ilk oyunda kontrol ettiğimiz War karakterinin ihanete uğraması sonucu yola çıkan Death i kontrol ediyoruz. Death Kardeşi War un adını temize çıkarıp sorumlu kişilerin canını almak için çıkıyor yola. İlk oyunun temel dinamiklerine sahip olan oyunda ufak farklılıklar mevcut öncelikle karakterimiz Death War un aksine daha atik bir karakter daha seri combolar yapabiliyor ve hızlı bir şekilde düşman saldırılarından kaçabiliyoruz. İlk oyunun dinamiklerine sahip olduğunu söylemiştim karakterimizi topladığımız silahlar ve zırhlar ile upgrade edebiliyoruz yani oyunda RPG unsurları mevcut ayrıca oyunun haritası açık dünya olduğu için istediğimiz yere gitmek için atımız da mevcut atımızı acık alanlarda kullanmamıza izin verilmiş. Oyunda ilerledikçe tıpkı ilk oyunda olduğu gibi farklı özellikler elde ediyoruz bu özelliklerimizi savaşta ve bulmacaları çözmek için kullanıyoruz. Oyundaki bulmacalar çok aşırı zor olmasa da genede oyunun sıradanlaşmasını engellemiş.
Grafksel olarak ilk oyunun grafiklerine benzer bir yapı kullanılmış fakat Darksiders 2 deki renk paleti çok daha güzel renklere sahip. Tabi bütün bu güzelliklerin yanında ufak hatalarda mevcut gölgelerin bazen sonradan gelmesi ve bazı yerlerdeki kaplamaların oldukça sönük durması gibi kusurlar mevcut. Oyundaki kalabalık düşmanlarla savaşırken oyunda herhangi bir grafiksel sorun v.b. şeyin olmaması oldukça güzel çünkü oyun Hack and Slash tarzı bir oyun. Oyundaki Boss lar yani bölüm sonu canavarları sizleri pek fazla zorlayan cinsten değiller tabi birkaç tanesi hariç. Ayrıca düşmanlar karşısında çok sıkıştığınızda Death in Reaper modunu kullanıp geçici bir süreliğine koca bir Azraile dönüşebilirsiniz. Kısaca Darksiders 2 son derece akıcı bir oynanışa sahip buna karşın grafiklerde ufak tefek kusurlar bulunuyor ama genede rahat bir oynanışa sahip.
Seslendirmeler ise oldukça başarılı özellikle karakterimiz Death in sesi oldukça başarılı ayrıca diğer yan karakterlerin sesleri de son derece iyi. Müzikler ise ayrı bir güzel sakin sakin dolaşırken çalan müzik gibi müzikler oldukça güzel mağara gibi yerlere girdiğinizde ise müziğin daha farklı tınılara sahip olması ayrı bir güzel detay olmuş. Oynanış süresi olarak oldukça uzun bir süreye sahip olan öyle bir günde yada 2 günde bitirilecek tarzda bir oyun değil :)
Sonuç olarak herkesin oynayabileceği bir oyun olan Darksiders 2 yi özellikle mahşerin 4 atlısı temalı filmleri yada oyunları seven arkadaşlara tavsiye ederim.
Her savaştan (War) sonra ölüm (Death) gelir. (oyunun sözü) :)
Herkese iyi oyunlar...

1 Mayıs 2015 Cuma

The Unfinished Swan

Hani bazı oyunlar vardır oyun demek için bin şahit gerekir işte The Unfinished Swan da öyle bir yapım. Oyundaki Karakterimiz Monrue adında bir çocuk Monrue ressam olan annesinin vefatından sonra yetimhaneye gider ve yanına annesinin en sevdiği tablosu olan The Unfinished Swan yani tamamlanmamış kuğu tablosunu alır. Bir gece tablodaki kuğunun yerinde olmadığını olan karakterimiz kuğunun sarı ayak izlerini takip edip başka bir dünyaya gider. Karakterimizin geldiği dünya bembeyaz bir dünya bizim yapmamız gereken ise bu beyaz dünyada siyah renk topları atıp çevreyi görünür yapmak ve kuğunun sarı ayak izlerini bulup onu takip etmek. Oyun adeta bir sanat eseri gibi oyunda genel olarak siyah ve beyaz renkler hakim ve karşılaştığımız mekanlar karşısında dilimiz tutuluyor. Oyunda ilerledikçe farklı yerlerle karşılaşıyor ve pek zor olmayan bulmacalar çözüyoruz ayrıca ilerleyen bölümlerde su topları atıp sarmaşıkları büyütüp ilerliyoruz.
Oyunda ufakta olsa bir upgrade mevcut çevrede bulacağımız kırmızı balonlar sayesinde ufak Power Up lar satın alabiliyoruz. Çevreyi görünür hale getirdikçe ve sağ soldaki sarı harfli metinleri buldukça bulunduğunuz bu siyah beyaz dünya hakkında bilgiler elde ediyorsunuz spoiler vermeden azıcık söyleyeyim oyunda bir kral var bu kral hakkında bazı şeyler var.
Oynanış süresi ise 2-3 saat kadar oldukça kısa bir süreye sahip ama aklınızda güzel hatıralar bırakıyor olması inkar edilemeyecek bir gerçek. The Unfinished Swan savaş oyunlarından yada vurdulu kırdılı oyunlardan yada biraz kafa dinlemek isteyen oyuncular için ideal bir oyundur. Sonuç olarak The Unfinished Swan farklı oynanışı, hikayesi ve görselliği ile kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yapım diyebilirim.
The Unfinished Swan Playstation 4, Playstation 3 ve Playstation Vita için mevcuttur.
Herkese iyi oyunlar...